MOTİVASYON

Motivasyon gündelik hayatımızda sıkça kullandığımız hatta çoğu zaman harekete geçmek için ihtiyaç duyduğumuz temel bir kavram. Peki, gerçekten öyle mi?

Davranışlarımızın altında yatan nedenleri çeşitli motivasyonlar oluşturmakta. Her birimiz sabah yataktan çıkma, insanlarla iletişime geçme, ders çalışma hatta bu yazıyı açmada farklı motivasyonlara sahibiz.

Basitçe tanımlayacak olursak motivasyon, bireyin davranışlarının bir hedefe dönük olarak yönlendirilmesi için oluşturulan güdüleme durumudur. İç ve Dış motivasyon olmak üzere ikiye ayrılır.

İçsel Motivasyon, kişinin herhangi bir ödül veya dış etkenden bağımsız olarak sahip olduğu motivasyonlardır. Merak, zevk, istek vb. kavramlar bu motivasyon türüne örnek gösterilebilir. İçsel olarak motive olan bir birey hedeflediği işi yapmak için dışsal kaynaklara ihtiyaç duymaz

Dışsal motivasyon ise bireyin çevresinde bulunan dış faktörlerden kaynaklı güdülenmesidir. Ödül, beğenilme, onay gibi beklentiler veya korku, ceza gibi durumlardan kaçınma dürtüleriyle harekete geçme bunlara örnektir.

Bireysel farklılıklar ve hedefin özelliklerine göre bu motivasyon türlerinden hangisinin etkili olacağı değişmektedir. Kimi zaman alınacak ücret etkiliyken kimi zaman bireyin başarı arzusu hareketi şekillendirir. Fakat hedefe ulaşma konusunda bu motivasyonların tek başına ne kadar etkili olduğu tartışılır.

Motivasyon uzun vadede işe yaraması zor ve etkisi kısa sürede geçen bir araç. Bu yüzden alışkanlık kazanma gibi süreç ve irade isteyen durumlarda tek başına yeterli olamıyor. Gerçekleştirilmek istenen davranış konusunda belirli bir amaca sahip olup, bu amacı tekrar tekrar hatırlamakla güdülenme mümkün. Aksi halde çoğu motivasyon uzun vadede işe yarayamıyor ve etkisi kısa sürede geçiyor.

Motivasyonun yanında irade, öz düzenleme ve öz yeterlilik gibi bileşenlerin etkilerini göz ardı etmek eksik bir yaklaşım olur. Öz düzenleme, davranışları, hisleri ve çevrede olup bitenlere verilen tepkileri anlamlandırma ve yönetebilme yeteneğidir. Öz düzenlemeye sahip bireyler kendi aktivitelerini izler, performanslarını değerlendirir ve değerlendirme sonuçlarına göre tepkilerini düzenlerler. Bireyin belli bir performansı başarılı olarak yapması için kendine olan inancına ya da kendi yargısına da öz yeterlilik denir. Yapılan araştırmalarda öz yeterliliği yüksek olan bir grubun düşük olan gruba göre görev performansında 10 kat daha üretken olduğu görülmüş. İrade ise kısaca harekete geçme gücü ve yeteneğidir fakat başlı başına incelenip üzerine ayrıntılı konuşulması gereken bir kavram olduğu için gelecek yazılarımızda bu konudan detaylıca bahsederiz. 

Sonuç olarak sahip olunan hedefe ulaşmak için motivasyonun gerekli ama yeterli olmadığını “Asla Vazgeçme” “You can do it” gibi motivasyon sözlerinin bizi yola çıkardığı noktadan çok da uzağa götüremeyeceğini söyleyebiliriz. 

Dilara Kaşlıoğlu